Sennheiser IE900 Hi-Res in-Ear Monitors -Trueresponse Transducers with X3R Technology for Balanced Sound,Detachable Cable with Flexible Ear…

Detaylar mukemmel.üst sınıf amfi ister.sahne çok geniş değil.maalesef 2023 yılı itibariyle paranın satın alabileceği en üst sınıf kulak içi.

Tek dinamik sürücü benim için her zaman yeri doldurulamaz bir sürücü konfigürasyonu olmuştur. Hybrid veya Planar modeller sesteki genel cohesiveness / doğallık / bütünlük konusunda mükemmele yakın olduğu söylenen modeller mevcut olsa da bu modellerin tek dinamik sürücü seviyesinde olması zor oluyor genellikle. Gelgelelim X3R adı altında reklamı yapılan ve markanın, mühendisliğine kafa yorduğunu çokça belirttiği Helmholtz rezonatörleri kullanılan 7mm boyutunda PU materyal kullanılan plastik membranlı (ki plastik membran HD600 ve HD800 serisinde de yıllardır kullanılan, sağlamlık ve doğal ses konusunda kendini kanıtlamış bir membran tipi) True response sürücüsü her ne kadar marka tarafından çok el üstünde tutulsa da, yarı fiyata satılan Chi-Fi markalar bugün IE900’den daha teknik çalabiliyor. Tabii hakkını vermeli, tuning (tonalite) açısından kulağınıza taktığınızda kesinlikle doğal çalan, kayıt ne ise tamamen nötr olmasa da en azından renklendirmeden verebilen metaliklik, rezonans veya yapaylık bulunmayan ve sennheiser’ın önceki modellerine kıyasla çokça ilerlediği olgun bir tuning mevcut. Herkesin fark edeceği / rahatsız olacağı kadar ciddi olmasa da şahsen fark ettiğim nüanslar mevcut. Bir miktar fazlaca bulunan ve düşürüldüğünde daha doğal ve effortless bir ses sunan 600-1500hz arası mid bölgesi (ki bu kısım bir miktar wonkiness veriyor, gereksiz bir mid taşması mevcut bilhassa eq ile düşürüp sonradan asıl tuning’e dönünce fark ediyorsunuz) veya bir miktar geri plana düşen 2000-3000hz arası ki bu geriye düşen upper mid bölgesi rahat dinlemeye de katkı sağlayan bir bölge ancak gitar gibi telli enstrümanların bite / ısırık / enerjisini de sönümleyen ve vokallere bir miktar muffle / sis getiren de bir bölge olmuş. Haricinde genel olarak tiz uzantısı yerinde ve önde, ferah, enerjik ama yormayan bir sunum yakalanmış ki bu Chi-Fi da yıllardır çoğu üründe çözülemeyen bir konu. Gerçi son zamanlarda tuning olarak çinli markalar da oldukça rekabetçiler. 7khz ile 14khz aralığında tam olarak W çizen bir cevap mevcut ki bu kısım sahne genişliği için bilerek ayarlanmış dahice bir sunum. Algıyı çok kolay kandırıyor ve bu aralığı düzelttiğiniz anda sahnedeki etkileyicilik de azalıyor. Tabii bardağın diğer tarafına baktığınızda da, bu W şeklini herhangi bir ucuz kulaklık modeline uyguladığımda fark ettim ki benzer bir sahne genişliği algısını diğer kulaklıklar da yaşatabiliyor. Tuning trick’lerinin önemine dikkat çekmek istedim çünkü sahne genişliği konusunda satırlarca övgü dile getiren incelemeler biraz gına getirmişti. Doğa üstü bir durum yok, tuning oyunları mevcut kısacası… HD800S’de de sürücüyü fiziksel olarak kulağa açılı vuracak şekilde konumlandırarak devasa bir sahne yaratmışlardı bilindiği gibi. Alman mühendisliğinin farkı tonalite konusunda ortada. Bu adamlar tek dinamik sürücüyü nasıl ayarlayacağını biliyor ve sizin ne duyacağınızı istedikleri gibi belirleyebiliyor bu konuda övgüyü hak ediyor bence, tabii bu tonalite herkese uygun mu sorusu muamma. Ben kesinlikle rahatsız edici olmayan bir parlaklık ve ısırık eşliğinde, enerjik fakat all rounder olabilecek kadar da versatile bir ses olarak yorumladım.

Subbass konusunda çok derine inen bir sunum hissedilmesi adına 35hz ile 50hz aralığında gereksiz bir yükselme ve 30hz altında kısmen başarısız bir düşüş mevcut ki bu, bass konusunda övgü toplayan bu kulaklık için biraz hayal kırıklığı oldu bende. Tabii unit to unit değişebilecek, her üretilen ie900’de az çok oynayabilecek bir farklılık söz konusu da olabilir lakin üst frekanslarda ufak bir bölgede saçma sapan bir channel imbalance’a da denk geldim, kalite kontrol şüphe uyandırıyor ona değineceğim. Sürücü çapının da etkisi olabilir zira 35hz altı 7mm sürücü için zorlayıcı olabilir. Çoğu kayıtta 40hz altı mevcut değil veya mevcut olsa da önem açısından hayati bir durum olmuyor fakat bir infected mushroom dinlerken de daha fazlasını (miktar olarak değil ama sunum şekli ve subbass texture’ı açısından) bekledim açıkçası. İnsanı gaza getiren, her müziğe uyabilecek kadar da ortada fakat o en tepe modelden beklenecek kadar da etkileyici olmayan kalitede bir bass mevcut. Kullanılan damping materyalinden kaynaklı olduğunu düşündüğüm, lineer olmayan bir subbass mevcut ki bu aslında ilk denediğinizde alt frekanslarda (alıştığımız bass sunumundan farklı olması sebebiyle) vurucu ve unique bir hissiyata sahip olsa da, olması gereken subbass cevabının ne olduğunu bilen bir kulak için pek tatmin edici olmuyor ve sürekli bir şeylerin yanlış olduğunu hissettiriyor. Esasında midbass bölgesinden başlayıp subbass’lara kadar, çok hızlı ve kontrolü asla kaybetmemesiyle övgüyü de hak eden, davul notalarını tokat gibi vuran ama hiç bir frekansın üzerini örtmeyen, bass bölgesinde ezici olarak öne çıkmayan bir kulaklık olsa da, mümkün olabilecek en iyi bass performansından da uzak olduğunu söyleyebilirim. Sony IER-Z1R bass konusunda muhtemelen hala en iyi seçeneklerden biri. Benzer fiyatlara UM Mest serisi gibi Chi-Fi’da Bone conduction sürücülerin kullanıldığı ve kemik iletimi yoluyla ilginç bass üretimine sahip modeller bile mevcutken, tek dinamik sürücü bu fiyat için rekabetçi değil ancak iyi bir alternatif olabilir.

Komfor olarak da kulakta unutulacak seviyede küçük shell tasarımı ve sağlamlık mevcut. Yalnız sağlamlık demişken, tank gibi hissettiren ve muhtemeldir ki 20 yıl sonra da ilk günkü sağlamlığında kalacak ürün gövdesi dışındaki kısımlarda ne yazık ki fiyatını yansıtacak pek bir sağlamlık mevcut değil. Kablo silikon kalitesi ve komfor olarak Chi-Fi modellerde 100 dolar bandında satılan kulaklıklara eşit… İçerdiği bakırın saflığı ve korozyona karşı dayanım ömrü belki çok daha iyidir fakat kulaklığı günlük kullanım esnasında sürekli rahatsızlık verecek kadar dolanmaya ve şekil tutmaya müsait yapısı fiyatına göre kabul edilemez bir durum ki işin kötü yanı Sennheiser’ın seçtiği recessed (gömülü) mmcx konnektörler sebebiyle kulaklığa uyumlu mmcx kablo sayısı bir o kadar az ve zor bulunacak tipte. Konnektörlere gelince durum o kadar vahim ki, bağlantı noktası her an sıkıntı çıkarmaya müsait ve zaten bir haftaya yakın kullanımım sonrası ilk geldiği kondisyona kıyasla bile zayıflama oluştu ve şansıma sol kulaklıkta temassızlık problemi çıktı ve giderek kötüleşiyordu. Kulakta durduğu sırada kafanızı hareket ettirmenizle sesin gidip gelmesi gibi bir saçmalık bu fiyat bandı için herhangi bir mazerete açık olan veya tartışılabilecek bir konu değil. Bu kulaklığın dealbreaker’ı kablo ve konnektörüdür… Araştırınca da görüyoruz ki, sennheiser’ın mmcx konnektörü ile problem yaşayan, konnektörü servisinde yenilettikten sonra bile bir kaç ay sonra tekrar aynı problemleri yaşayan kişi sayısı çok fazla ki bir de bu durumu hiç internette paylaşmayan sayısız örnek mevcuttur. Ürünü tek dinamik sürücülü high-end bir model olarak aslında beğenmiş ve tutmayı düşünerek satın almış olsam da istemeyerek iade ettim ve iademin asıl sebebi konnektörler ve kablo oldu. Binlerce dolar para verdiğiniz üst segment bir modelde bu kadar bariz tasarım hatası kabul edilemez, açıklaması olamayacak bir durum. Bu konu üstünde elbette tartışılabilir lakin ben bu ürünü ve spesifik problemi birinci elden deneyimledim ve tecrübemi paylaşmak istedim.

Bunları hesaba katınca ürün ciddi anlamda overpriced kalıyor. Sunduğu ses kalitesine (özellikle çözünürlük) ve konnektör tasarımına kıyasla aşırı pahalı. Teknik performans olarak bilhassa bass ve subbass gövdesi arkası açık kulaklıklarda alınamadığı düşünüldüğünde bir çok kişi benim gibi iem’leri kulaküstü modellere tercih ediyor ve bugün kulaküstü modellerde ie900 seviyesinin yakalanması için belki daha da fazla bir yatırım gerekiyor fakat yine olay dönüp dolaşıp Chi-Fi ile olan rekabete kalınca, fiyatta kesinlikle rekabetçi bir durum yok, fazlasıyla markaya ve prestije de para veriyorsunuz. Çözünürlük demiştim, işin asıl can alıcı kısmı bir kulaklıkta çözünürlüktür çünkü EQ ile kulağınıza ulaşan frekans cevabını nötrlediğiniz ve mid, tiz bölgedeki pürüzleri (artış veya düşüşler) yok ettiğiniz taktirde ortaya sadece asıl çözünürlük farkı kalıyor ki çözünürlük ne yazık ki ie900’de fiyattan bekleyeceğiniz kadar iyi değil. Kulaklıklarda, hoparlörlerin aksine sahne genişliği tamamen tuning ile yapılan oyunlardan ibaret ve geniş sahne algısı tonaliteden kaynaklı tiz bölgesindeki spesifik alanların arttırılıp düşürülmesiyle ortaya çıkan bir algı oyunu esasında. EQ kullanmadığınızda ciddi anlamda geniş ve ferah hissettiren sahne, ilk deneyimlediğinizde etkileyici oluyor ve ciddi anlamda iyi seviyede imaging / enstrüman yerleşimi performansıyla birleşince gözünüzü kapattığınızda orkestral bir parçada kendinizi orkestra sahnesinde bulabiliyorsunuz. Yalnız EQ ile frekans cevabını kulağınıza tüm mid ve tiz bölgesi spektrumunun düz geleceği şekle çevirdiğinizde olayın pek etkileyiciliği kalmıyor. Ben bu yöntemi denediğim hemen her kulaklıkta deniyorum ve plasebonun gücünü anlamanızı kolaylaştırıyor lakin tuning oyunlarını ortadan kaldırdğınızda gerçek sürücü potansiyeli esasında o kadar da etkileyici değil ve kat kat düşük fiyatlı kulaklıklarda yakın ses temizliği bulunuyor. Düşük fiyatlarda pek rastlanmayan yanı sürücünün tiz bölgesindeki transient hızı ve sönümleme kapasitesi. Rezonans yok, cam gibi keskin tizler var ve gerçekten etkileyici bir tiz performansı vaat ediyor. Tabii baktığımızda CanJam gibi bir audiophile fuarında geniş skaladaki farklı farklı markaların amiral gemisi modellerini deneyimleyip istediğiniz ürünü daha da uygun fiyata bulmanız mümkün olabilir, fiyat olarak marka sebebiyle yine pahalı bir model.

IE900, konnektörü sorun çıkarttığında servisi ve yedek parçasının yıllarca mevcut olacağı garantisi olan bir ürün ve bu açıdan elbette basitçe erişilebilir bir yoldan iyi düzeyde ses kalitesini size sunuyor. İçinde kullanılan PU Tuning konusuna bu kulaklıkta her şeyden çok çalışmışlar bu kesinlikle bariz. 7mm boyutunda tek dinamik sürücüyü rezonatörler ve damping materyalleri ile öyle bir ayarlamışlar ki, ilk denediğinizde aşırı detaylı, geniş ses sahnesinde çok isabetli enstrüman yerleşimi ile buluyorsunuz kendinizi. Fakat karşılaştığım kabul edilemez başka bir problem mevcut. 6KHz bölgesinde yaklaşık 2 desibel kadar sol kulaklık zayıf kalıyor sağa kıyasla. Unit to unit değişebilecek bir durum elbette fakat bana gelen üründe bunun mevcut olması, kalite kontrol noktasında övündükleri kadar iyi olmadıklarını da gösteriyor. Bu değer, ne yazık ki Chi-Fi markalarında 50 dolar bandında bile bir çok kulaklıkta göremeyeceğiniz kadar kötü bir sürücü eşitlemesi oranı… Sahne ve imgelemeyi direkt törpüleyen, mükemmele yaklaşan tonaliteye büyük darbe vuran ve vokallerde bazen sağ kulaklığa ağırlğın kaymasına sebep olan bir durum. Ben hem sağ hem sol kanala ayrı EQ düzeltmeleri ile ayarlama yapabildim ve sonuç çok daha iyiydi fakat 1500 dolar seviyesindeki bir amiral gemisi üründe bununla uğraşmak abes ve komik kaçıyor taktir edersiniz ki. Ürün kutusunun içinden fabrikada kalite kontrolü yapan teknik görevlinin ıslak imzalı üretim tarihini gösteren broşür çıkıyor fakat keşke bu sadece kutu içeriği deneyimine katkıda bulunması haricinde ürünün kalite kontrolüne de yansısaymış dedirtti…

Çok iyi bir tek dinamik sürücülü model olacakken saçma sapan konnektör ve kablo seçimi sebebiyle fiyatını hak etmeyen bir ürün olarak iadelerim arasında yerini alıyor. Audiophile ürünleri denemeyi ve bunlara para harcamayı hobi haline getiren insanların bir kısmı da nihai hedefi ve en iyiye sahip olmayı değil, gittiği yolu ve bu yolda deneyimlediği çeşit çeşit ürünü tecrübe etmek istediğinden ve bunu amaç edindiğinden, ie900 de denenmesi ve tecrübe edilmesi gereken bir model olabilir. En iyisi mi, muhtemelen değil. Bu noktaya kadar okuyan ses ile kafasını kırmış arkadaşlara selam olsun. Ben bu ürünü de denedikten sonra uzun bir süre için kulaklık konusunda inzivaya çekileceğim gibi görünüyor lakin elimde halihazırda bulunan komik rakamlara alınabilen ve zarar görürse canımın yanmayacağı kadar ucuz kulaklıklarla bile inanılmaz zevk alarak müzik dinleyebiliyorum. Mükemmel ses; dinlediğinizde kulaklığa, onun veya audio chain’in diğer parçalarındaki bazı imperfection’larına değil de tamamen müziğe odaklanabildiğiniz, elinizi ayağınızı ritim tutarken bulduğunuz sistemlerdir bence. Ürünün ücreti veya sesteki detay oranı size yaşatacağı keyife doğrudan orantılı olmuyor, hatırlamış olduk. Bu ürünün incelemesinde yer vermek isterim ki ben hala 3 yıl sonrasında günlük olarak Blon BL03 modelini kullanıyorum ve kullanmaya devam edeceğim. Komfor, yapı kalitesi (ilk günkü gibi sorunsuz çalışan konnektörler ve sürücü) ve fiyat fark etmeksizin bir kulaklıkta duyduğum en doğal timbre ve decay başarımından birine sahip olmasıyla benim için yeterli olduğuna kanaat getirdim.

I am a great music lover who currently ventured into the world of IEMs. I am primarily don’t consider myself as an audiophile, the anticipation of experiencing Sennheiser’s acclaimed sound signature through their latest offering, the IE 900 earphones, has been nothing short of exhilarating.

These in-ear monitors (IEMs) promise a premium listening experience, and this initial review captures my thoughts during the critical burn-in phase.

Right out of the box, the IE 900’s exude luxury. The impeccable craftsmanship is evident in the solid yet lightweight anodized aluminum housing, designed meticulously with Sennheiser’s proprietary X3R technology. The attention to detail reassures you of the durability and quality that Sennheiser is known for.

Moreover considering the fact that on first day, I broke both the mesh of ear buds which Sennheiser gracefully repaired within warranty without any cost.

The unboxing experience is complemented by a generous assortment of ear tips and a premium carrying case, reflecting the company’s commitment to user satisfaction. This IE900 is designed in Germany and made in Ireland and I purchased from Amazon with effective price of Rs 89999 with a caveat 24 months no cost EMI. So effective cost is around Rs 77000 plus.

The initial fit is snug and comfortable, with excellent passive noise isolation that allows for an immersive listening session.

During the burn-in phase which is normally 30 hours or 5 hours per day for initial 6-7 days, which is crucial for any high-end IEM, the Sennheiser IE 900 is already hinting at its potential. Out of the gate, the sound profile is impressively balanced with a slight emphasis on clarity and detail retrieval. The treble is crisp and articulate, without any signs of sibilance or harshness that often plagues lesser IEMs during their early use.

The midrange, while still settling in, is already demonstrating a natural and transparent character. Vocals have a presence that’s intimate, with nuances in performances being rendered with a lifelike quality that Sennheiser is celebrated for. It’s clear that with more hours of play, the midrange will only become richer and more cohesive.

Bass response in the initial hours is tight and controlled but not fully upto its potential in initial hours. This will come into full potential post burn-in phase as I was given to understand. There’s a satisfying level of punch and depth that doesn’t bleed into the mids, preserving the overall balance. The IE 900 seems to be on track to offer a bass response that is both dynamic and detailed, catering to a wide range of genres.

Soundstage and imaging are other areas where the IE 900 is already showing promise. There’s a sense of space and separation that’s remarkable for in-ear monitors, with instruments and vocals placed accurately within an expansive soundscape. As the drivers continue to settle in, I anticipate these qualities will be further refined.

Connectivity has been seamless, with the provided cable offering both a secure connection and the promise of high-fidelity audio transmission. The option for cable replacement or upgrade is a welcome feature, ensuring longevity and personalization for the user. Thus I am waiting to buy 8 wires 4.4 mm balanced Effect Audio Cadmus wires when it is available in renowned stores like HPZ or Audio Store of Pune.

In conclusion, while the Sennheiser IE 900 is still in its burn-in phase, the initial listening experience is indicative of the earphones’ high-end pedigree. The sound signature is evolving with each hour of use, and there’s a palpable sense of anticipation for the acoustic excellence that will be fully realized post burn-in. If the initial impressions are anything to go by, the IE 900 is poised to set a new benchmark in the portable audio space and will be one the best audio gears in my presence considering I have experienced music from my AirPods Max, Sennheiser Momentum 4 and Focal Bathys. In BT TWS Devialet Gemini 2 is also an excellent collection of mine.

In the whole process Pritam of Audio Store is guiding each day to convert me from beginners club to serious pro grade audiophile.

PS. I paired up IE900 with my AK SR 35. I will post my detailed review once burn-in phase is over and paired up with 8 wires 4.4 mm balanced Effect Audio Cadmus wires.

値段も値段ですがイヤホンの域を越えていると感じました。
当初はバランス接続で聴いてましたが、私にはアンバランスの方が合っている様でW4経由の3.5mmアンバランスで聴いてます。

DACによって音の変化が感じました。
純正イヤーピースを装着してる時の評価です。
純正イヤーピースにはフィルターがチューニングの役割を果たしている。高音を柔らかくして低音を少し強くしてる。リスニングサウンド感がある。
高音域
クリア、微細
中音域
クリアで澄み切った微細
低音域
沈み込む
音場は広い
リスニング系寄りのニュートラルサウンド
ロック系や電子音が多い曲は聴いたところあまり得意ではない感じですが10万円クラスの音は出てます。　
得意なジャンル
クラシック、オーケストラ、アコースティック系、ライブ音源（臨場感が楽しめる）　
他社のイヤーピース
AZLAのなんかのイヤーピース（多分）
なぜ、分からないかと言うとパッケージを捨てたため何か分からなくなりましたw。（AZLAのイヤーピースか水月雨のイヤーピースしか買ったこと無いので多分）
AZLAのイヤーピース（フィルター無し）を装着しての評価
高音域
少し刺さるけど不快では無い、微細
中音域
微細
低音域
味付け感が少し無くなった。
純正イヤーピースよりさらにニュートラル感のあるサウンド、フラットサウンドになった。
モニターイヤホン化してる。
※これは個人の感想です。
実際にお店に試聴してから購入することを、お勧めします。

In this article are so much delevery is also added. I think it is good but I don’t like it I avoided but earphone like me I can’t avoid